Bütün veliler, çocuklarının okuma ve yazma yeteneklerini artırmak ister ve çoğu da, bunu sağlamanın en kolay yolunun çocuk kitaplarından geçtiğini bilir. Bu noktada, “hangi kitap” devreye giriyor ki, bu konu beni her zaman şaşırtmıştır; çünkü, aç da olsa bir çocuğa sevmediği bir yemeği yedirmenin ne kadar zor olduğunu bilen anne babalar, ona seveceği yemekleri pişirirken, kitaplar konusunda bu kadar dikkatli olmayabiliyor.  Gerek anne babalar, gerekse öğretmenler, çocuğun okumak istemediği bir kitap üzerinde dayatmacı olarak, onu sevebileceği başka kitaplardan farkına varmadan uzaklaştırabiliyor.


Kitap, neşe demek, eğlence demek, dost demek.  Kitap, çocuğa yaşamı anlatır; ona kim olduğunu gösterir; yaşam içinde kendi doğrularını saptamasına, yargılar üretebilmesine, yorum yapabilmesine olanak verir.  Kitap, çocuğa dil zenginliği katar, sorun çözme, iletişim kurma, araştırma becerilerini destekler.
Çok küçük yaşta gelişmeye başlar çocuğun kitap sevgisi ve alışkanlığı.  Okumayı bilmese de, dinlemeyi bilir... Kitabı eller, sayfalarını karıştırır; dinlediği öykülerdeki, masallardaki sıra dışı serüven içinde kendi sıra dışılığını kavrar. Kendisini tanırken, ötekini kavrar, var oluşunu sorgulamaya başlar.  Bu gelişim adımları, bir çocuk için çok da uzak, ulaşılmaz değildir; tohumlar bu dönemde atılır ki, yetişkinlik döneminde çiçek açabilsin, meyve verebilsin...

Masallar gerçeklerden fazlasıdır. Bizlere ejdarhalardan söz ettiklerinden değil, ama onların da yenilebileceklerini anlatıyor olmalarından.

Neıl Gaıman Coralıne

İşte bu yüzden, “hangi kitap” sorusunun yanıtını mutlaka aramalı veliler.  Hangi kitabın içeriği çocuk dünyasına yakın? Hangisi çocuğa yukardan aşağıya değil de yüz yüze bakabiliyor?
Bir kitap alın ve çocuğunuza okumaya başlayın.  Eğer, okurken sıkılıyorsanız, kuşkunuz olmasın, çocuk da sıkılıyordır.  Yine de kıpırtısız dinliyor gözüküyorsa, dinlediği kitap değil, sizin sesinizdir.  Özlemi kitaba değil, anne ya da babayla birarada olmayadır.
Oysa ona okurken, siz de eğleniyor, meraklanıyor, kitabı kapattıktan sonra öykünün sunduğu dünyada geziniyorsanız, işte, elinizdeki harika bir çocuk kitabıdır.  Çünkü iyi bir çocuk kitabı, hem büyüklere, hem çocuklara seslenebilen, kendini her yaşa beğeniyle okutturan kitaptır.
Burada bir yanlışa da kaymamak gerek: Evet, yetişkinler bir çocuk kitabını zevkle okuyabilir, ama çocuk, yetişkin kitabını okuyamaz, okumaz, okumamalı. İşte bu noktada, kitapların yaş grubuna uygunluğu girer devreye. Hangi kitap hangi yaşa uygundur...  Çoğu nitelikli çocuk kitabı yayıncısı, artık kitap kapaklarına ya da künyeye yaş gurubunu yazıyor.  Öte yanda, kitabı evirip çevirme, içinden kimi paragrafları okuyarak seçme özgürlüğü var büyüklerin; neden çocuklara da bu özgürlük tanınmasın? Yaş grubunu neden okurun kendisi belirlemesin?
Çocuklara “oku, oku, oku” diye sıkboğaz etmeyi gereksiz buluyorum.  Eğer okul öncesinden başlayarak seveceği kitaplarlarla buluşturulmuşsa, zaten bu sözcükleri tekrarlamaya gereksinim duymaz anne babalar. Bilgisayarın, televizyonun ve cazip nice teknolojik gelişmelerin pıtırak gibi piyasada çoğaldığı bu çağda, bir yandan dersler ve sınav ağırlığı ile boğulan çocuklara zorla kitap okutamazsınız. Ancak alışkanlığı edinmişse, zaten elinden bıraktıramazsınız... 
“Kitap okuyacak da ne olacak” diye aklından geçiren biri var mı bilmem ama, bu sorunun yanıtını anne babaların ve öğretmenlerin bildiğini varsaymak istiyorum. Çocuk kitaplarının çocuğun gelişim sürecindeki yeri, Sedat Sever’in “Çocuk ve Edebiyat” başlıklı kitabında, “Dil Gelişimi”, “Bilişsel Gelişim”, “Kişilik Gelişimi”, “Toplumsal Gelişim” olarak dört başlık altında ayrıntılı olarak anlatılıyor. Anlayacağınız, “Neden kitap okumalı” konusunda yılların araştırmasıyla yazılmış koca bir kitap var ortada; bu konuyu şimdi kısa bir özetle geçivermek, konunun önemine haksızlık olur.

Çocuklarına okuyanlara yaşamın tüm renklerini ve sevinçlerini dilerim.

ARTI EĞİTİM Dergisi Nisan 2009, sayı: 51, s.51 
Kaynakça:
“Çocuk ve Edebiyat”, Sedat Sever, Tudem, 2008