Makale Dizini

Korkusunu kendi kendini telkinle yenen bireyin aslında özgüveni de yerine gelmiş demektir. Çünkü kendi kendisine bir şeyler başarmanın mutluluğunu ve önemini kavramıştır. Başkalarına gereksinim duymadan da kendisi bir şeyler yapabiliyor, karşısına çıkan engelleri aşabiliyordur artık. “Üç Gözlü Çocuk” masalında da hayatından hiç memnun olmayan bir çocuk hep “keşke” ile başlayan cümleler kurar ve sürekli mutsuzluğundan şikayet edermiş. Bunun şikayetlerini duyan “Keşke Perisi” dileklerini gerçekleştirmek istemiş, çocuk önce üç gözünün olmasını dilemiş, peri kabul etmiş ama çocuk üç gözü ile bir sürü olumsuzluklar yaşamış, sonra üç kolunun ve en sonunda da üç ayağının olmasını dilemiş. Ama bu dilekleri gerçekleşince de bir sürü olumsuzluklar yaşamış ve yeniden normal bir çocuk olmayı istemiş, peri ona yardım edemeyeceğini, ancak sihirli kelimeyi bulursa normal bir çocuk olacağını söylemiş. Çocuk çok pişman olmuş ve iyi ki daha fazla burun, kulak, kafa istememişim diye düşünürken, karşısında başka bir periyi bulmuş. Bu “İyi ki Perisi” imiş. Peri onu eski haline döndürmüş ve çocuk o günden sonra hep “iyi ki” ile başlayan cümleler kurmuş ve mutlu olmuş (Akal, 1997b, ss.24-31).

Bu masaldan da çocuk kendinden hoşnut olmanın, buna bağlı olarak kendine güvenmenin ve böylelikle zorluklarla baş edebilmenin önemini anlar. Hayattan tat almaya başlar. Mutlu olan bireyler çevrelerine pozitif enerji verirler, mutluluk aşılar. Bu kişiler aynı zamanda söz dinleyen, kurallara uyan bireylerdir. Söz dinlemenin yararlarının farkındadırlar ve sonucun kendileri için iyi olacağını bilirler. “Suda Oynamayı Kim Sevmez?” masalındaki yavru su aygırı da annesinin sözünü dinleyerek hasta olmaktan kurtulur, ama arkadaşları söz dinlememenin cezasını evde bir hafta hasta yatarak çekerler, çünkü anneleri onlara havaların artık soğuduğunu ve bu havalarda suya girmemeleri gerektiğini, yoksa üşütüp hasta olacaklarını söyler. Ancak onlar bunu dinlemez ve sonunda hasta olurlar. Ama yavru su aygırı annesinin söylediklerinin kendi yararına olacağını anlar, arkadaşlarını uyarır, ancak sözünü dinlemezler, o olaydan sonra yavru su aygırı kendine başka arkadaşlar bulur (Akal, 1996, ss.49-52). Çünkü söz dinlemeyenlerle arkadaşlığını devam ettirse, belki kendisi de hasta olacaktı, belki daha sonraki günlerde başına daha tatsız olaylar gelecekti. Bunun bilincinde olarak arkadaşlığını kesip, yeni arkadaşlar bulur yavru su aygırı. Demokratik yaşamın bir yansıması olan masaldaki konu, çocuğu söz dinleme anlamında bilgilendirip ona yol göstermesi açısından yararlı bir örnektir.

Nereden Çıktı Bu Kardeş?Yukarda sözünü ettiğimiz ilkelerin dışında bazı ilkeler var ki, -bunlar sevgi, arkadaşlık, dostluk, iyilik, güzellik ve doğruluk vs. gibi- hem demokratik yaşam ilkeleri hem de evrensel ilkeler kapsamında değerlendiriliyor. Bu değerlerin çocuklara öğretilmesi, onların uygar, hoşgörülü, barışsever, dürüst, dostluğa, arkadaşlığa önem veren, insana ve doğaya sevgiyle yaklaşan bireyler olması açısından oldukça önemlidir. Demokratik toplum yaşamında bu ilkelerin de “olmazsa olmaz” gibi bir önceliği vardır. Örneğin, içinde sevgi barındırmayan bir birey, ne karşısındaki kişiyi, ne doğayı, ne hayvanı sever, ne de onlara değer verir. Bireysel olarak yaşar ve belki kendisi de diğer insanlar tarafından sevilmez. Böyle bir yaşam tarzı doğaldır ki, hiç arzulanmaz ve demokrasi ile bağdaşmaz. Bu bağlamda çocuklara evrensel değerleri öğretmek, demokrasi bilinci kazandırmada, demokratik yaşamda oldukça önem arz etmektedir. Toplumun huzuru, mutluluğu, birlikteliği, o toplumun gelişimini de etkilemektedir. Akal’ın masallarında işte bu ilkeler oldukça yoğun bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, “Nerden Çıktı Bu Kardeş” (Akal, 1998b, ss.4-10) masalında kardeş sevgisi, “Üç Sihirli Öpücük” (Akal, 1997a, ss.50-55) de anne sevgisi, “Park Yiyen Robot” (Akal, 1998a, ss.20-26), “Buruşuk Kağıt Parçası” nda (Akal, 1997a, ss.39-43) doğa sevgisi, “İki Kavgacı Ağaç”, (Akal, 1998a, ss.40-48),  “Uzaylı Çocuğun Ödevi” nde (Akal, 1997a, ss.44-49) dostluk, arkadaşlık, “Işığını Yitiren Yıldız” da ( Akal, 1997b, ss.55-59) iyilik, dostluk ilkeleri  çocuğa en güzel örnekleriyle aktarılmıştır.

Aslında Akal’ın tüm masallarında demokratik yaşamın ilkeleri iç içe geçerek öyle güzel kurgulanmış ki, bir masalı tek bir ilke ile sınırlandırmak da yanlış olur. Her bir masalda, çocuğu demokratik yaşama hazırlamak, çocukta demokrasi bilincini geliştirmek, çocuğu sosyalleştirmek için gerekli koşullar, ilkeler “çocuğa görelik” ve “çocuk gerçekliği” kapsamında kurgulanmış ve çocukların hizmetine sunulmuştur.

Çocuklarımız gelecek adına elimizde tuttuğumuz en değerli emanetlerimizdir. Çocuklarımızda, demokrasi kültürünün ve bilincinin kazandırılması, kendi sorunlarını kendi bakış açılarıyla ele aldıkları, katılım ve hoşgörü anlayışının aşılandığı, çoğulculuk, farklı görüşlere, evrensel değerlere saygı ile birey ve bireyin önemini de içeren ilkelerin yerleştiği bir demokrasi bilincinin ve kültürünün oluşması büyük önem taşımaktadır. Demokrasi devam eden bir süreç olduğundan, her bireye ve kuşağa bu konuda görev düşmektedir.

Demokrasi eğitiminin etkin bir şekilde amacına ulaşması, demokrasi ile özdeşleştirilen ilke ve değerlerin bireyler tarafından ne kadar iyi öğrenildiğine ve benimsendiğine bağlıdır. Bu ilke ve kavramların yeterince benimsenmemesi ve özümsenememesi durumunda bireyler, demokratik bir toplumda yaşamanın ne anlama geldiğini ve böyle bir toplumun gelişmesi ve ayakta kalması için gerekli kişisel davranışları ve sorumlulukları yeterince anlayamayacaklardır (bkz: Yanıklar ve Elyıldırım, 2004, s.1). Bu bağlamda çocuklarımıza demokrasi bilincini ne kadar erken kazandırırsak, onların demokratik yaşama uyumu ve demokrasiyi sahiplenmeleri de o kadar erken olur. Eğitimin farklı basamaklarında bulunan öğrencilere demokrasi eğitimi doğrudan ya da dolaylı olarak oldukça farklı tarzlarda verilebilir. Ancak böyle bir eğitim, her şeyden önce öğrencinin yaşı ne olursa olsun, onun ilgisini çekebilmeli ve hayâl dünyasına seslenebilmelidir. İşte Akal’ın masalları bu bağlamda okul öncesi ve ilköğretimdeki öğrencilere mükemmel örnek oluşturabilecek, onların yaş ve hayâl dünyalarına hitap edebilecek şekilde kurgulanmış masallar olarak değerlendirilebilir.

 

KAYNAKÇA

  1. Akal, A., Geceyi Sevmeyen Çocuk, İstanbul: Uçanbalık Yayınları, 1996.
  2. Akal, A., Sabahı Boyayan Çocuk, İstanbul: Uçanbalık Yayınları, 1997a.
  3. Akal, A., Masalları Arayan Çocuk, İstanbul: Uçanbalık Yayınları, 1997b.
  4. Akal, A., Canı Sıkılan Çocuk, İstanbul: Uçanbalık Yayınları, 1998a.
  5. Akal, A., Kardeş İsteyen Çocuk, İstanbul: Uçanbalık Yayınları, 1998b.
  6. Akal, A. U., Beni Bırakma Hayat, İstanbul: Bilgi Yayınevi, 1998c.
  7. Dilidüzgün, S., Çocuk Edebiyatı, (Editör: Zeliha Güneş), Eskişehir: Anadolu Üniversitesi, Açık Öğretim Fakültesi Yayını No: 765, 2003.
  8. Ergeneci, S. ve diğerleri., Tüm Dersler İlköğretim-6, Ankara: Aydan Yayıncılık, 2002.
  9. Final Hazırlık Dergisi, İstanbul: Milsan Basın San. A.Ş., Sayı: 16, 2005.
  10. Kıbrıs, İ., Yeni Yüzyıl İçin Çocuk Edebiyatı, Ankara: Eylül Kitap ve Yayınevi, 2000.
  11. Kurt, K., “Bir Çocuk Kitabı Yazarının Düşünce, Kaygı ve Küçük Mutlulukları”, I. Ulusal Çocuk Kitapları Sempozyumu, Sorunlar ve Çözüm Yolları, Ankara: Ankara Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Fakültesi – Tömer Dil Eğitim Merkezi Yayınları No: 1,  ss.609-630, 2000.
  12. Kuzu, T., “Moderne Märchen von Aytül Akal”, IX. Internationales Germanistensymposium, Eskişehir: ss.321-329, 3-7 Mayıs 2005.
  13. Şenünver, G. ve diğerleri., Sosyal Bilgiler 6, İstanbul: MEB. Yayınevi, 2005.